Kaç kişi olmuş?

22 Ekim 2011 Cumartesi

GÜVEçTE ETLi TAZE FASULYE VE çiKOLATALı KURABiYE







Etli taze fasulyemi annemin verdiği emektar güveç tenceresinde yaptım. Her şeyi çiğden koyuyorum. İçine hiç su koymadan yaptığım güvecin en önemli özelliği çok uzun süre kısık ateste pişmesi. Çok lezzetli oluyor.



Bu da oğlum için yaptığım çikolatalı kurabiyem. Kurabiyeyi yerken aldığım iltifatlarsa övünmeye değerdi :) Sen dünyanın en güzel annesisin, sen bu kurabiyenin içine ne koydun..... :)) iŞTE İÇİNE KOYDUKLARIM... VE TABİİİİİİ BOL MİKTARDA SEVGİYİ DE HAMURA EKLEMEYİ UNUTMAYIN :)

Malzeme ve ölçüler:
Yarım paket yumuşak margarin
Yarım su bardağı sıvı yağ
Bir su bardağı pudra şekeri( kendim yaptığım)
1 tane yumurta
Un,kabartma tozu ve damla çikolata
(HEPSİNİ KARIŞTIRIN VE DİLEDİĞİNİZ GİBİ ŞEKİL VERİN)




21 Ekim 2011 Cuma

SöZüN BiTTiGi YER

16 Ekim 2011 Pazar

ANNEMDE YAgMURLU BiR PAZAR GüNü...


Yağmurlu bir hafta sonunda ailemi ziyarete gittim. Annemin balkonu yeşil bir bahçe misali...Hele acı biberlerine ne demeli... Çiçek gibi açmışlar. Kış geliyor, annem kaygılı dışarıda soğuk vurur bunları, üzerlerine geçirecek büyülükte naylon poşetim de yok diyordu...Geçen kış öyle korumuştu onları kışın ayazından çünkü.. Gerçekten çok güzeller.. İnsan üşümelerine dayanamayacak.





 Ve yine annemin son üzümleri. Yazın goruğunun ekşisiyşe bol bol bamya yaptı.

Hürriyet gazetesinin pazar eki ve
'Harem Batılıların anlattığı gibi bir yer değildi' adli yazıdan...

 



13 Ekim 2011 Perşembe

KöSTEBEK PASTA

   
                                      
Dün arkadaşımda köstebek pasta yedim. Çok güzeldi, tadı damağımda kaldı. Zor gibi geliyordu yapması hep. Ama lezzet aşkı o korkumu yenmeme sebep oldu. Arkadaşım da kolay deyince bugün giriştim işe. Zaten hazır paket aldığım için sıkınsız yaptım diyebilirim.
Resimde 3 yumurta var. Önce öyle sanıyordum. Gerekli malzemelere tekrar bakınca 2 olduğunu gördüm. İyi ki bakmışım.
Kakaolu un karşımına 2 yumurta 100gr yumuşak margarin ve 8 yemek kaşığı süt koyup çırptım.

Kakaolu hamuru yağlı kağıt eşliğinde fırına verdim. O esnada krema poşetini ayrı bir kaba alıp 3,5 çay bardağı soğuk sütle çırptım. Çikolata parçalarını da ekleyip onu da buzdolabına, biraz donması için gönderdim.


 Pişen kek soğuduktan sonra ortasından bir miktar keki çıkarttım. Çıkarttığım yere ortasından böldüğüm muzları yerleştirdim. Çıkardığım keki daha küçük parçalara ayırdım. Muzların üzerini kremayla kapattım. Tonbiş görünümü oldu. Kek kırıntılarını da hafif bastırarak kremanın üstünü örttüm. Sonra tekrar buzdolabına bıraktım. Akşama çay tatlım hazırdı.

VE ORHAN VELİ'DEN BİR YUDUM ŞİİR..

BİR İŞ VAR
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Bir iş var bu işin içinde.












9 Ekim 2011 Pazar

PAZARDI VE YAGMUR VARDI...

Pazar deyince aklıma iki şey gelir; güzel bir kahvaltı ve sevgili pazartesinin tüm haşmetiyle ve yoğunluğuyla yarın beni beklediği. Pazartesi üveydir bana hiçbir zaman diğerleri gibi göremedim,davranamadım ona,üzgünüm.
Neyse dönelim pazar kahvaltısına. Sabah erken kalktım. Biraz oyalandıktan sonra ve yağmurun da dinmesiyle kendimi dışarı attım. Hem hava almak istedim hem de bir şeyler..
Kahvaltı için kremalı patates düşündüm bugün. Markete gittiğimde hemen kremaya davrandım,unutursam planım suya düşerdi ki, bu bende büyük bir hayal kırıklığına sebep olabilirdi ;)


Beş adet patatesi soyup yıkadıktan sonra, kayrak kayrak doğradım. Ardından damak zevkime göre fesleğen,karabiber çok az da pul biber ilave ettim. Tuz ve az miktar da sıvı yağ. Ardından kremayı da üzerine gezdirip bir güzel karıştırdım. Sonra da fırına(200 derece). Kızarana kadar fırında bekletilmeli. Ama ben fazla sabredemedim. :)




İşte kremalı patatesimin son hali. Ev ve el yapımı diğer kahvaltılıklarımla da masam renklendi ve tatlandı.
İYİ PAZARLAR OLSUN HERKESE.
Saygı ve sevgi ile. FERİDE

Ve son sözü sevgili Nazım Hikmet söylesin pazara dair:
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa günese çikardilar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar genis olduguna sasarak
kimildamadan durdum.
Sonra saygiyla topraga oturdum,
dayadim sirtimi duvara.
Bu anda ne düsmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karim.
Toprak, günes ve ben...
Bahtiyarim...

NOT:TÜM FOTOĞRAFLAR BUGÜNE VE BANA AİTTİR :)

7 Ekim 2011 Cuma

HAYATI YA DA SORUNLARI ANLAMLANDIRMA

Profesör elinde içi dolu bir bardak tutarak dersine başladı. Herkesin göreceği bir şekilde tutuyordu ve ardından sordu:

- “Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?”
- ’50 g’ , ’100 g’ , ’125 g’ diye öğrenciler yanıtladı.
- “Bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem. Ama benim sorum şu ki: ‘Bu bardağı birkaç dakikalığına tutsaydım ne olurdu?’ dedi Profesör.
- “Hiçbir şey” diye yanıtladı öğrenciler.
- “Tamam, peki bir saat boyunca tutsaydım ne olurdu?” diye sordu Profesör bu kez…
- “Kolunuz ağrımaya başlardı efendim” diye öğrencilerden biri yanıtladı.
- “Haklısın, peki şimdi ben bir gün boyunca tutsam ne olurdu?” diye sorusunu yineledi Profesör.
- “Kolunuz iyice ağrır, kas spazmı gibi sorunlar yaşardınız ve hastaneye gitmek zorunda kalırdınız!” diyerek kendi cevapladı.
… Tüm öğrenciler çeşitli yorumlar yaptı ve gülüştüler.
Profesör:
- “Peki, tüm bu sorunlar olurken bardağın ağırlığında bir değişme olur muydu?” diye sordu.
- “Hayır” diye hep bir ağızdan yanıtladı öğrenciler.
- “Peki, o zaman kolun ağrımasına ve kas spazmına neden olan neydi?” diye sorarak öğrencilerinin kafalarında bir soru işareti yaratmak istedi.
Öğrenciler bulmaca çözermişçesine düşünmeye başladılar.
Ardından Profesör:
- “Acıdan ve ağrıdan kurtulmak için ne yapmam gerekir bu durumda?” diye farklı bir soru yöneltti.
Bir Öğrenci:
- “Bardağı bırakın düşsün!” diye yanıtladı.
- “Kesinlikle!” dedi, Profesör.
Hayatın problemleri de böyle bir şeydir. Onları kafanda birkaç dakika tutarsın. Bir sorun yokmuş gibi görünür. Uzun bir süre düşünürsünüz, başınız ağrımaya başlar. Daha uzun düşünürseniz, artık sizi bitirmeye ve hiçbir şey yapamamanıza neden olur.
Hayatınızdaki mücadeleleri ve problemleri düşünmek önemlidir; fakat daha önemlisi onları her günün sonunda, uyumadan önce yere bırakmaktır (bardak gibi).
Bu şekilde strese girmez ve her gün taze bir beyin ile uyanır ve her konuyla ve yolunuza çıkan her mücadele ile başa çıkabilecek güçte olursunuz!
METİN:Alıntıdır.
FOTOĞRAF Tamamen bana ait :)

Bazen bazı şeylere gereğinden fazla anlam yüklüyoruz. Taşıması zor oluyor o zaman. Pamuk ipliğine bağlıyız sanki,koptu kopacak... Ve biz ucunda sallanıp kalacağız o ipin..Bazense, Zeki Müren'in o ünlü şarkısında söylediği gibi 'Dünya yansa yorganım yok içinde' diyecek kadar umrumda değil tavrında oluyoruz. İkisi de olsa ama olmasa aslında... Ya da yerli yerinde yaşayabilsek tüm duyguları, yerli yerinde atabilsek şen kahkahamızı ve ağlayabilsek hıçkıra hıçkıra ücra bir köşe aramadan...
Bir yorganımız olsun şu hayatta, ama dünya yanarken kaygımız yanan yorgan değil de yitirdiğimiz dünya olsa...
Sevgi ve saygı ile.. FERİDE

(Bloğun alt kısmındaki video çubuğundan Zeki Müren'in DÜNYA YANSA YORGANIM YOK İÇİNDE adlı parçasını dinleyebilirsiniz :)))))

4 Ekim 2011 Salı

ABLAMIN BiBERLERi

Ablacığım sağolsun, acı seviyorum diye biberlerini bana göndermiş. Evet seviyorum ama hepsini bitirmem mümkün değil. Bozulup gitmelerineyse hiç razı olamam, özellikle bunlar ablacığım bahçesinden hiç suni gübre görmeden yetişmiş biberlerse... Ne yapsam ne yapsam, turşu yapsam. Bir kavanoz olsun, benim turşum olsun dedim ve iş başına geçtim. Az miktarda yapacağım için, salamura ölçülerim de az... Bu kime yeter demeyin ailede tek acı yiyenin ben olduğumu hesapladığınızda benim evime yeter :)


Önce 2 bardak suyu kaynattım. Daha sonra bu suya yarım bardak sirke ekledim. 2 kaşık da kalın tuz. Önce biberleri yıkadım, sonra saplarını kesip deldim. Ve bir süre dinlenecekleri mekanlarına aldım onları.
Daha sonra bir yemek kaşığı şeker,limon tuzu ve sarımsak da ekleyip.....
Salamura suyumla kavanozumu lebaleb doldumdum.
Salamura suyum arttı. Bir küçük kavanoza da farklı bir yöntem uyguladım. Limontuzu yerine limon, sarımsak yerine taze nane. Ve şeker de koymadım.
Kavanoz kapakları temiz ve sağlıklı görünüyordu. Kavanozların agzını bir güzel silip kapaklarını kapattım.

BURADAN DA CANIM ABLAMA TEŞEKKÜRLERİMİ GÖNDERİYORUM. TURŞULAR OLSUN,TABAKLARIMIZ KISIRLA DOLSUN :)