Yaz geliyor diye mi böyle oldum ben? Oysa bahar en sevdiğim
mevsim(idi)… Haziransa en özel aydı benim için… Ama yaşlandıkça keyifler de
değişiyor demek istesem de… Zaten ben şunu çok seviyorum
dediğimde içimden de bir suçluluk hissi gelir geçer… Bilirim ki onu ben bir
ömür çok sevmeyeceğimdir aslında, kimi kandırıyorsun.(lafın gelişi söyledim işte) Değişecektir değerlerim, beğenilerim, nefretlerim.. Acaba ikizler kadını(*) olmamla ilgisi var mı bunun… Mesela 'biz hep bu peynirden yeriz' ya da 'fasulyeyi ben daima böyle pişirim', 'aaa o giyirlir mi ya ayağıma sokmam' dememeliyim ben,
değişir çünkü… Tutarsızlık değil bu… İnsanın değişime olan yaklaşımı. Ben çok
belirgin yaşıyorum bunu. Ama şu da var Simply
Red'in Never Never Love’ı ya
da Sting'in Englishman In New York’u dinlerken aldığım keyif yıllardır hiç değişmedi.
Ama patates cipsini bugün sade severken yarın peynirli soğanlısına bayılıyorum.
Eşime bir zamanlar bunu çok seviyorum dediğim bir çikolatayla çıkıp geldiğinde
burun kıvırabiliyorum. Adı nedir bunun bilmem. Nereye, nasıl koyarsınız onu da
bilmem… Sen de ne dengesiz, ben diyeyim maymun iştahlının teki. Ama… Ben hala baharda takılı kaldım… Sen de değişir
miydin, keyif yerine miskinlik verir miydin ey yüzü daima gülen REGARENK BAHAR…
(*)İKİZLER KADININA DAİR BİR İKİ ŞEY: Önceleri
sizin gülümseyişiniz, sesiniz ve hatta yürüyüş biçiminizle kendinden geçebilir.
Sonra bu kendinden geçiş tersine döner ve çoraplarınızdan saçınızın biçimine
kadar her şeyinizi öylesine zekice ve keskin bir alaycılıkla eleştirir ki,
aldığınız yaralar için tedavi olmanız gerekebilir. Sabah evden çıkarken sizi
uğurlayan kadın, akşam eve döndüğünüzde bambaşka biri olarak karşınıza
çıkacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder