Kaç kişi olmuş?

31 Mayıs 2013 Cuma

34 YAŞ SENFONİSİNİ

2013 1 Haziran. Yaş 34. 
Yaşamın olgunluk dönemi. Sevinçlerin değiştiği, hüzünlerinse en verimli günleri. Ya da bize öyle gelen günler. 
‘Bu yaşıma gelene kadar böyle şey görmedim’ ifadesini tam da şimdi kullanmak istiyorum. Bu yaşıma gelene kadar 1 Haziran günü yücelerin yücesi bir gündü benim için. Unutanı yakalarım tavrındaydım. Hediye mesajlarını eşime ve tüm yakın çevreme 1 ay öncesinden vermeye başlardım. Yok ,bu yıl ilk kez heyecan yok. Bu benim Rönesansım mı yoksa bu yıla mı özgü? Bunu gelecek yıl bu zamanlarda anlayacağız ama mutluluğun Kafdağı denilen o yerde gizlenmiş olduğunu sanmak ya da böyle büyük felaketler bize hiç gelmeyecekmiş gibi yaşamak hazırlıksız misafire yakalanmak gibi bir şey. Afallayıp kalıyorsun. Yumuşak geçişler lazımmış aslında… ‘bir daha yüzüne bakmam, ben yoluma sen yoluna, ölüyor görsem bir bardak su vermem’ hayata karşı sert oynanan bir düellodan alıntı birkaç cümle gibi .Yumuşak geçişler lazım.. Hayata hazır olmak lazım… Kırıp dökerken sonra onları tekrar bizim toplayacağımızı unutmamak lazım… Herkesi kendimiz gibi bilmemek lazım… Sürekli hoş görmek yerine affedebilirim diyebilmek lazım…Lazım da lazım… Ama bunları görebilmek için de sanırım 34 yaşına gelmek lazım… O yüzden 34 YAŞ SENFONİSİNİ burada kesmek lazım.
O zaman geriye ne kalıyor: Gözlerimizi kapayıp dileğimizi tutalım!

4 Mayıs 2013 Cumartesi

MAYMUN İŞTAHLILIĞIN YENİ ADI DEĞİŞİM :D




Yaz geliyor diye mi böyle oldum ben? Oysa bahar en sevdiğim mevsim(idi)… Haziransa en özel aydı benim için… Ama yaşlandıkça keyifler de değişiyor demek istesem de…  Zaten ben şunu çok seviyorum dediğimde içimden de bir suçluluk hissi gelir geçer… Bilirim ki onu ben bir ömür çok sevmeyeceğimdir aslında, kimi kandırıyorsun.(lafın gelişi söyledim işte) Değişecektir değerlerim, beğenilerim, nefretlerim.. Acaba ikizler kadını(*) olmamla ilgisi var mı bunun… Mesela 'biz hep bu peynirden yeriz' ya da 'fasulyeyi ben daima böyle pişirim', 'aaa o giyirlir mi ya ayağıma sokmam' dememeliyim ben, değişir çünkü… Tutarsızlık değil bu… İnsanın değişime olan yaklaşımı. Ben çok belirgin yaşıyorum bunu.  Ama şu da  var Simply Red'in  Never Never Love’ı ya da Sting'in  Englishman In New York’u dinlerken aldığım keyif yıllardır hiç değişmedi. Ama patates cipsini bugün sade severken yarın peynirli soğanlısına bayılıyorum. Eşime bir zamanlar bunu çok seviyorum dediğim bir çikolatayla çıkıp geldiğinde burun kıvırabiliyorum. Adı nedir bunun bilmem. Nereye, nasıl koyarsınız onu da bilmem… Sen de ne dengesiz, ben diyeyim maymun iştahlının teki. Ama… Ben hala baharda takılı kaldım… Sen de değişir miydin, keyif yerine miskinlik verir miydin ey yüzü daima gülen REGARENK BAHAR…

(*)İKİZLER KADININA DAİR BİR İKİ ŞEY: Önceleri sizin gülümseyişiniz, sesiniz ve hatta yürüyüş biçiminizle kendinden geçebilir. Sonra bu kendinden geçiş tersine döner ve çoraplarınızdan saçınızın biçimine kadar her şeyinizi öylesine zekice ve keskin bir alaycılıkla eleştirir ki, aldığınız yaralar için tedavi olmanız gerekebilir. Sabah evden çıkarken sizi uğurlayan kadın, akşam eve döndüğünüzde bambaşka biri olarak karşınıza çıkacaktır.